26 Ağustos 2010 Perşembe
yazana doğru alınan yol okuyana doğru da aldırır
kitaplığımda yüzlerce kitap var. rus klasiklerinden tutun 80lerde yasak olan kominist kitaplarına kadar. 7 yaşımdayken de bu raflardaki bütün kitapları okumak isterdim şimdi de istiyorum. ama yapamıyorum. nasıl bir insan kitap okumayı bu kadar çok sevip günde bir kaç sayfa okumakla yetinir ? kendimi çözmeye çalışıyorum ama bu konuda yeniyim.
kendimi sorgulamaya başlamamın sebebi mükemmelliyetçi fikirlerimi bir türlü eyleme dökmemem ya da döksem bile yarıda kesmem. bu ısrarcı tembel tavrım beni düşünmeye yitti. sonra türk kanımdan mı kaynaklanıyor diye düşündüm. ve bu düşünce beni rahatsız etti. yine kendi yaptıklarımdan dış sebepleri sorumlu tutuyordum. çocukken de niye beni az emzirdin anne diye şikayet ederdim zaten. 3 ay emzirmiş emzirmemiş. bir kaç yıl emzirseydi potansiyelimin müthiş olacağını düşünürdüm. çocukluk aklıyla zekice bir fikir fakat ahmakça. birincisi geçmiş geçmişte kalmıştır. ikincisi beynimizin daha yüzde birini bile yeterince kullanmazken yemişim yüzde 3 lük beyni!
tanrım beni baştan yarat diyecek kadar vahim konumda hissetmiyorum kendimi. aksine... kaderimi seviyorum. herkes bana şanslı olduğumu söylüyor. peki ben neden kendimi şanslı hissetmiyorum? belki de elimdekilerin kıymetini bilmiyorumdur.
bu sebeptendir tembelliğim. ya da kıymetini bilsem de hep böyle bir düzenin devam edeceğini sanıp hayata karşı rahat davranıyorumdur. aile,arkadaşlar,sevgili..
halbuki olay öyle değil. gün olur alır başını gitmek istersin. o kadar güçlü olmak istersin ki( para pul, ruhani güç ) kabına sığamazsın. ancak geçmişte yaptığın tembellikler seni sefil ve muhtaç bir insan haline getirmiştir. uçamazsın. gün olur alır başını gidemezsin. zülfü livanelinin şarkısı da sadece bir şarkı olur aklında. gitmeyi beceremezsin.
tembel insan bağımlı insandır. özgürlük ise sorumluluk ve çalışmak gerektirir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder